17 Kasım 2009 Salı

SEN VE BEN



her tarafta ağaçlar var
kurumuşlar kışın soğunda üşüyorlar
ama güçlü bedenlerine yakıştıramadıkları için üşümeyi
giyinikmiş gibi güçlü duruolar
biraz uzakta küçük bir göl nazlanarak sanki tüm doğaya akıp gidior
umursamadan hiçbişeyi
zaman kadar güçlü yağmurlar kadar duru martı kadar narin
küçük ahşap eski bir ev gizlenip seyrediyor gölün ve doğanın cilveleşmesini
   her şey ayrıymış gibi ama her şey bir bütün
anılarla dolu ev 2 kişinin sırdaşı
sıcak bir şömine ısıtıyor evin yaşlı bedenini
şömineye eşlik ediyor kırmızı ılık şarap
ve paylaşılıyor sadece 2 kişide
sen ve ben diyorsun konuşurken
biz diyoruz düşünürken
ikisi de farklı mı bilmeden
tıpkı doğadaki bütünlüğün ayrılığı gibi
biz olabildiğimiz yerde şömine bırakıyor ateşi
şarap susuyor yarım kalan kadehlerde...

ben sadece seni seyrederdim
ve sabah uyandığımda yanı başımda sen olurdun..
saçların dağınık,
biraz şımarık,
biraz mağrur
az birazda çay tadında ve benim olurdun..
ve ben hala seni seyrederdim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder