29 Ağustos 2009 Cumartesi

adamın biri hergün hanımını zorlayarak sahura kaldırıyor yemek hazırlatıp sahur yiyormuş sonrada orucu.birgün beşgün bu böyle sürerken
-kadın artık dayanamamış ve ;
ula herif sende hiç vicdan yokmu orucu tutmuyorsun bana zorla sahur hazırlatıyorsun demiş
-adam ;oruç farz.sahur yemek sünnet değilmi diye sormuş
-kadın;evet demiş
-adam;e hanım farzı yapmıyorsak sünneti demi yapmayalım demiş.


ORUCU TUTAYIM DİYE BOZDUM

Aylardan Temmuz. Günler oldukça sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan.
Sabah erkenden başlayıp, gün boyu tırpanla ot biçmiş Tonyalı.
Hararetten, dili bir karış dışarıda varmış evine.
Kafaya takmış, orucu bozacak ama, arkadaşı bırakmıyor:
– Orucunu bozma, aha şunun şurasında akşama ne kaldı ki?
Bir punduna getirip bozmuş orucunu Tonyalı. Arkadaşı:
–Ne yaptın? Nasıl bozdun orucu? Deyince cevap vermiş Tonyalı:
–Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem
bir daha Allah için oruç tutamayacağum. Dedum, ey Rabbum,
yaşayup senin için oruç tutayim diye orucumu kestum.


Farklı,biraz da eğlenceli olmasını istediğim bir giriş yapmak istedim.

Toplumumuzda,önem taşıyan,özel olan bazı zamanlar vardır. Ve bazen Türk toplumu olarak,bazen de Müslümanlar olarak, bu değerlerimize çok iyi sahip çıkıyoruz.Sahip çıkıyoruz ama gittikçe modernleşen hayatın içinde, güncellemekten koruyamadığımız noktalarda oluyor ne yazık ki.

Müslümanların, kendilerini tanrıya daha yakın hissettikleri,maneviyatları,dinleri ve tanrı için bir şeyler yaptıkları bir ay ramazan. Oldukça da önemli bir ay olmasına rağmen, ben çocukluğumdaki ramazanın tadını artık,maalesef alamıyorum. Biliyorum ki,ah o eski ramazanlar,diye başlayan cümleleri kurmak için yaşım oldukça küçük. Ama bu kadar kısa zaman da hızlı değişimler görmekte şaşırtıyor ve sanki erken yaşlandırıyor insanı.

Annelerimizin,babalarımızın,ananelerimizin,babanelerimizin,dedelerimizin anlattığı; eski ramazanların,kelimelerdeki,dillerdeki eski tadını,keyfini şimdi gözlemleyemiyorum.

Büyüklerin anlattıklarına göre, büyük,kalabalık iftar sofraları kurulur,insanlar biribirleriyle daha yakın ve samimi olurlarmış. İftar sonrasında ise, ortaoyunu dedikleri küçük piyesler,Karagöz ve Hacivat gösterileri olur,hikayeler anlatılırmış.

Bazen düşünüyorum da,keşke onların zamanında yaşasaymışım. Dinlediklerime göre,ramazanlar bir başka ramazan, bayramlar bir başka bayrammış.

Gelişen çağa ayak uydurmak,teknolojiyi takip etmek, gelişmek,modernleşmek tartışmasız çok güzel şeyler. Ancak, eskiden insanların birbirlerini arayıp,seslerini duyarak,hissederek söyledikleri ‘hayırlı ramazanlar’ konuşmaları şimdi sanal bir hayat içinde kalıplaşmış, kalpten değil sadece parmaklardan dökülen kelimelerle yapılır oldu.
Ramazan bayramı tatili getiren bir köprü gibi görünmeye başladı sanki.

Türk toplumu olarak, Müslüman halk olarak, ben diyorum ki, sahip olduğumuz değer yargılarımızı, kültürlerimizi koruyalım. Akıp giden teknolojik yaşam içinde ezilmesinler.
Modernleşip gelişirken sahip olduğumuz mirasları da koruyabilelim.

Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder